14 Ağustos 2015

Koalisyon yolunu Erdoğan kesti, nokta!

Türkiye’yi bugünkünden çok daha çalkantılı, kanlı ana baba günleri bekliyor

Sözü uzatmak yersiz:
Erdoğan kesti büyük koalisyon yolunu!
Meselenin esası budur.
Ve bu hiç sürpriz olmadı.
Bunun dışındaki tartışmalar eski deyişle abesle iştigaldir, boş laftır.
Geçelim.
Şimdi Türkiye’yi bugünkünden çok daha çalkantılı, kanlı ana baba günleri bekliyor.
Bu döneme istikrarsızlık damgasını vuracak.
Türkiye hem siyasette, hem ekonomide çok daha istikrarsız sulara açılacak bu dönemde...
Kan gölü biraz daha derinleşecek.
Analar daha fazla gözyaşı dökecek.
Aş ve iş sorunu büyüyecek.
Bir başka açıdan, Türkiye sorunlarını çözen değil, biriktiren bir ülke rayındaki yolculuğuna devam edecek.
Ne yazık ki öyle.

Şimdi Türkiye’yi bugünkünden çok daha çalkantılı, kanlı ana baba günleri bekliyor. Bu döneme istikrarsızlık damgasını vuracak

Bir başka deyişle:
Erken seçim süreci, Türkiye’ye iyilikler değil kötülükler yaşatacak.
Ve bütün bunların bir numaralı sorumlusu, bir kez daha yazın bir kenara, Tayyip Erdoğan’dan başkası olmayacak.
Evet öyle.
Siyaset, mümkün olanı yapmaktır diye tarif edilir.
7 Haziran sonrasında bizim memleketin siyaset kurumu, en başta AKP ile MHP,  siyasetin bu özlü tarifini Erdoğan’ın öncülüğünde bir kez daha çiğnedi geçti.
AKP ile CHP arasında bir büyük koalisyon ihtimali, 7 Haziran’dan beri Erdoğan’ın korkulu rüyasıydı.
Hatta kâbusuydu.
Saray’daki Sultan, 7 Haziran’da yaşamış olduğu büyük hayal kırıklığıyla birlikte, hiç zaman kaybetmeden, kendi deyişiyle tekrar seçim düğmesine bastı.
Seçim stratejisinin bir parçası olarak da savaş düğmesine bastı.
Barış’tan değil ‘savaş’tan yana yaptı tercihini...
Şimdi Erdoğan’ın tek bir derdi var:
AKP’nin bir erken seçimde, hiç olmazsa 276 milletvekilini yakalaması ve ucu ucuna da olsa tek başına hükümet için gerekli Meclis çoğunluğunu sandıktan çıkarması...
Erdoğan’ın erken seçim mesajları malum:
1. Bize çoğunluğu vermediniz, bakın Türkiye nasıl karıştı.
2. AKP istikrar demektir.
3. HDP terör, şiddet, PKK demektir.
4. Gelin, 7 Haziran’da esirgediğiniz oyları erken seçimde yeniden bize verin.
Erdoğan’ın ‘yeni oyun’u budur.
Bu yeni oyun, Türkiye’nin içinde kıvrandığı şiddet, terör ve istikrarsızlıktan oluşan kısır döngüsünü daha beter koyulaştıracak.
Bu ‘yeni oyun’un özünde Erdoğan’ın korkuları yatıyor.
Yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının yeniden açılmasından korkuyor.
Saray’da tek başına kalmaktan korkuyor.
TBMM zemininde, demokratik hak ve özgürlüklerle hukukun üstünlüğü konularında kendisine dönük bazı hesapların açılmasından korkuyor.
AKP’nin kendi elinin altından kayıp gitmesinden korkuyor.
Bu korkuları çoğaltılabilir.
İşte Erdoğan’ın bu korkularıdır, koalisyon yolunu tıkayan.
Oysa, bir büyük koalisyon Türkiye’de normalleşme kapısını aralardı.

Koalisyon için 13 Temmuz'dan beri devam eden AKP-CHP görüşmelerinden sonuç çıkmadı. Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun 'bir koalisyon önermediğini, üç aylık bir seçim hükümeti veya CHP destekli AKP azınlık hükümeti teklif ettiğini' açıkladı


 

Saray’daki Sultan, tekrar seçim düğmesine bastı. Seçim stratejisinin bir parçası olarak da savaş düğmesine bastı

Siyaset meydanında yumuşama zemini oluşurdu.
Gerilim düşerdi.
Gerçek istikrar yolu açılabilirdi.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak anayasal sınırlar içine çekilebilirdi.
Saray’daki Sultan sadece kendi geleceğini düşündüğü içindir ki, bunların hiçbirini istemedi, bu kapıları kapattı.
Tekrar ediyorum.
Şimdi Türkiye’yi bugünkünden çok daha çalkantılı ana baba günleri bekliyor.
İstikrarsızlık dönemi bekliyor.
Kan ve gözyaşı dönemi bekliyor.
Anlaşılan o ki, Türkiye sorun çözen değil, sorun biriktiren bir ülke olarak yolculuğuna belirsiz bir süre daha devam edecek.
Allah Türkiye’ye kolaylık versin!

 

 

 

        

 

Yazarın Diğer Yazıları

CHP'nin önemi

CHP içinde hala kavgayı, didişmeyi tercih edenlerin dikkatine...

Kâbus gerçek oldu, Trump kazandı

Kaybeden, demokrasiyi demokrasi yapan değerler oldu

Ahmet Türk: Bak Hasan Cemal, bunlar iktidardan gitmemek için her şeye başvuracaklar!

Sesinde her zamanki hüzün vardı Ahmet Beyin: "Demokrasi de adalet de kapımızı çalmıyor."

"
"